|
MATBAA TARİHÇESİ
DÜNYADA VE OSMANLIDA İLK BASIMEVLERİ
Dünyada ilk baskı aracının,
Gutenberg (1394 veya 1399 -
1468) tarafından Almanya'nın Strasburg kentinde 1440 yılında
gerçekleştirildiği kabul edilir.
Günümüze kalan bilgilere göre
Gutenberg, 1448'de Kırkiki
Satırlı adı da verilen Kutsal
Kitap'ın basımını tamamladı.
Ancak ortağı, aralarındaki
parasal anlaşmazlık nedeniyle
mahkemeye başvurunca, bu ilk
basılmış kitabı yaratıcısının
elinden aldılar.
Gutenberg'in bu olağanüstü
buluşu, Bayezid II (salt. 1481 -
1512) döneminde Osmanlı ülkesine
girdi. İlk Osmanlı basımevini,
Musevi asıllı Osmanlı
yurttaşları David ve Samuel
Nahmes kardeşler 1494'te
kurdular. Osmanlı ülkesinde
kurulan bu ilk basımevinde
baskısı yapılan ilk kitap da
Musa'nın Beş Kitap'ıdır. Ardı
sıra 16. yüzyılın başlarından
itibaren Selânik, Edirne ve
Halep'te de, yine Musevi Osmanlı
yurttaşları tarafından kurulan
baskı makineleri (basımevleri)
çalışmaya başladı. Daha sonra
1567'de Ermeni ve hayli
gecikmeyle 1627'de de Rum
Osmanlı yurttaşları, ilk baskı
makinelerini çalıştırdılar.
1494'te Nahmes kardeşlerin
Osmanlı ülkesindeki ilk
basımevini kurmalarından,
1727'de İstanbul'da ilk Türkçe
baskı yapan makinenin çalışmaya
başlamasına değin geçen yaklaşık
233 yıl içinde, gayrimüslim
Osmanlı yurttaşları veya yabancı
misyonlarca işletmeye açılan
basımevi sayısının 37 olduğu
sanılmaktadır. Ancak bu
basımevlerinde herhangi bir
Türkçe metin basılmamıştır.
Bunda en önemli etkenin,
Osmanlı ülkesinde yaşamını
"yazıcılık"la kazanan onbinlerce
kişinin direnişi olduğu öne
sürülür. Öte yandan yazıcılar
dinî metinler de yazmakta
olduklarından, şeyhülislâmlık
orunu ve medreselerce de
korunmakta idi. kta idi. |
 |
XVIII. yüzyılın başlarına gelindiğinde,
sürekli gelişen batı uygarlığı
karşısında her geçen gün daha da geri
kalmakta olan Osmanlı'nın, çağdaşlaşma
ve batılılaşma eğilimleri giderek
güçlenmekteydi. Artık Osmanlı da Batı'ya
ayak uydurmak zorundaydı, bu
kaçınılmazdı.
Nitekim Macar asıllı Müslüman Osmanlı
yurttaşı İbrahim Müteferrika (1674 -
1761) ve Paris sefiri Yirmisekiz Mehmet
Çelebi'nin oğlu Sait Efendi'ye ( ?
-1761), 1726 yılında Türkçe baskı
yapacak bir basımevi kurma izni
verildi.
Bu izin, elyazmacıların ve bu işten çıkarı olanların
protestolarına yol açtıysa da, dönemin
sultanı Ahmet III ile (salt. 1703 -
1730) "Lâle Devri"nin ünlü yenilikçi veziriâzâmı Nevşehirli İbrahim Paşa, bu
kesimlerin yoğun direnişlerine karşı
koydular ve basımevinin kurulmasını
desteklediler. Böylece Osmanlı
ülkesinde, Müslüman Osmanlı
yurttaşlarının sahibi olduğu ilk
basımevi, dinî yayınlar basmama
koşuluyla 14 veya 16 Aralık 1727 günü
çalışmaya başladı. Bundan iki ay sonra
da Vankulu Lûgati adıyla bilinen ilk
kitabını bastı.
MATBAA TARİHÇESİ
İLK GAZETELER
Osmanlı ülkesinde yayımlanan ilk gazete, 1795 yılı
ortalarında İstanbul'daki Fransa
elçiliğinin Fransız devrimini yansıtmak
amacıyla kısa süre çıkartmış olduğu Bulletin Nouvelles?dir (Haberler
bülteni). Bu gazete, elçilik tarafından
bastırılmaktaydı. Ancak devrim
yandaşlarının İstanbul'da yayımladıkları
bu gazetenin bir karşıtı da -yani
karşıdevrimcilerin, kralcıların yayın
organı da-, Bulleten Nouvelles'in
ardından bir başka önemli Osmanlı kenti
olan İzmir'de yayın yaşamına girdi. Spectateur Oriental (Doğu gözlemcisi)
adlı bu gazete, devrim sonrasında
Fransa'dan kaçmak zorunda kalan Alexander Blacque tarafından
çıkarılmaktaydı. İzmir'de 1824 ve 1828
yıllarında da, lövantenlerin çıkarlarını
savunan başka iki Fransızca gazete daha
yayımlanacaktır.
İLK TÜRKÇE GAZETELER
Osmanlı döneminin ilk Türkçe
gazetesi, yenilikçi padişah Mahmut II
(salt. 1808 - 1839) öncülüğünde,
İstanbul'da yayın yaşamına giren
Takvim-i Vekayi'dir.
Birinci sayısı 11 Kasım 1831'de basılan
bu gazete resmî nitelikteydi. Amacı,
devlet görevlileri ve aydınlar başta
olmak üzere, Osmanlı yurttaşlarına
olayların gelişimini resmi görüş
doğrultusunda yansıtmak ve devlet
işleriyle ilgili duyurularda bulunmaktı.
Zaman içinde tam anlamıyla bir "resmî
gazete" niteliğini kazanan Takvim-i Vekayi, Osmanlı Devleti'nin sona erdiği
4 Kasım 1922'ye değin yayın yaşamını
sürdürdü. Günümüzdeki Resmî Gazete,
bunun ardılıdır.
İstanbul'da ilk Türkçe özel gazete,
William Churchil adlı bir İngiliz
tarafından çıkarıldı. 3 Temmuz 1840'tan
itibaren yayımlanmaya başlanan bu
gazetenin adı Ceride-i Havâdis'tir
(Haberlerin gazetesi). Önceleri tirajı
300 dolayında olan gazetenin sahibi Mr.
Churchill'e, Osmanlı Devleti 2.500 kuruş
aylık bağlamıştı. 1856'daki Kırım Savaşı
sırasında, gazetenin tirajı 10.000
dolaylarına ulaşmıştı.
Osmanlı ülkesinde Müslüman Türk
Osmanlı yurttaşları tarafından
yayımlanan ilk özel gazete ise
Tercüman-ı Ahval (Durumların
yansıtıcısı) adını taşır. 21 Ekim
1860'ta birinci sayısı baskıdan çıkan bu
gazetenin sahibi, devletin görevli
memuru olarak Paris'te bulunduğu sırada,
basının, toplumların gelişmesindeki
önemli katkısını kavrayan Osmanlı aydını
Agâh Efendi'dir. Fransa'dan döndükten
sonra, kendi ülkesinde yalnızca
yabancılarla gayrimüslimlere ve devlete
basın yayın olanağı tanınmasına karşı
savaşıma girişen Agâh Efendi, bu durumun
değiştirilmesi için verdiği ilginç
dilekçesinde, "yabancıların bile gazete
yayımlayabildikleri bir ülkede, kendi
yurttaşlarına gazete çıkarma hakkının
neden tanınmadığını" sormaktaydı.
Agâh Efendi'den bir yıl sekiz ay sonra, bir başka
Avrupa görmüş Osmanlı aydını, ozan ve
ilk Türk tiyatro yazarı Şinasi, 27
Haziran 1862'den itibaren Tasvir-i Efkâr
(Düşünlerin betimi) adını verdiği
gazetesini çıkarmaya başladı. Bunu başka
gazeteler izledi.